Giriş
Tıbbî faaliyetinin kusurlu ifası meslek hatası (malpraktis) olarak ifade edilmektedir. Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 13. maddesine göre malpraktis bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesidir. Malpraktis, komplikasyon kavramından farklıdır. Komplikasyon hekimin tıbbî müdahaleyi gerçekleştirirken her şeyi doğru yapmasına rağmen yine de istenmeyen bir sonucun meydana gelmesidir ve komplikasyonun iyi ve doğru yönetilmiş olması kaydıyla, istenmeyen sonucun ortaya çıkmasında tıp ilminin genel kurallarının kusurlu ihlâli söz konusu olmadığından hekimin sorumluluğu doğmayacaktır.(Bkz: HGK 2017/(13)3-1981 E- 2021/960 K sayılı Kararı)
Tıbbi müdahale hatalarında (malpraktis), genellikle ilk akla gelen sorumluluk hekimin üzerindedir. Ancak hekimin kusuru neticesinde oluşan zararların tamamını hekime yüklemek her somut olayda doğru sonuçlar vermemektedir. Zira bazı durumlarda zarar gören hastanın da kusuru söz konusu olabilir. Zarar görenin eylemleri, zararın meydana gelmesine etki ettiği gibi, aynı zamanda zararın artmasına da neden olabilir. Bu durum Müterafik kusur ile açıklanmaktadır. Mütefarik kusur, zarar görenin kusurlu veya özensiz davranışıyla zarara katılımı demektir. Bu doğrultuda müterafik kusur, kasıtlı olabileceği gibi ihmalden de kaynaklanabilir. Zarar görenin davranışının kasıt ile mi yoksa ihmal sonucu mu gerçekleştiği hususu tazminatın belirlenmesinde önem kazanacaktır.
Malpraktis ve Komplikasyon kavramları
Malpraktis, komplikasyon kavramından farklıdır. Komplikasyon hekimin tıbbî müdahaleyi gerçekleştirirken her şeyi doğru yapmasına rağmen yine de istenmeyen bir sonucun meydana gelmesidir ve komplikasyonun iyi ve doğru yönetilmiş olması kaydıyla, istenmeyen sonucun ortaya çıkmasında tıp ilminin genel kurallarının kusurlu ihlâli söz konusu olmadığından hekimin sorumluluğu da doğmayacaktır.
Hekimlerin kusurunun tespiti, konunun uzmanlık gerektiren, teknik bir alana ilişkin olması nedeniyle çoğunlukla bilirkişi incelemesi aracılığıyla yerine getirilir. Bilirkişi hekimlik görevinin gerek ve ilkelerine aykırı davranışın bulunup bulunmadığını değerlendirir, mahkeme de bu tespitten istifade ederek sorumluluğun diğer koşullarını da irdelemek suretiyle neticeye varır.
Bu kapsamda bilirkişi tarafından hastaya yapılan tedavi ve uygulanan ameliyat nedeniyle gerekli özenin gösterilip gösterilmediği, bu tip komplikasyonlara hangi sıklıkta ve ne gibi durumlarda rastlandığı, doğabilecek komplikasyonlara karşı hastanın bilgilendirilip bilgilendirilmediği, tedavi ve ameliyatta herhangi bir hata, ihmal olup olmadığı konularında inceleme yapılması gerekmektedir.
Aydınlatılmış Rıza Kavramı
Vekilin bir diğer borcu ise aydınlatma yükümlülüğüdür. Aydınlatma yükümlülüğü, temelde sözleşme görüşmeleri sırasında taraflar arasındaki özen yükümlülüğünün bir gereğidir. Kendi geleceği hakkında karar verme hakkına sahip olarak vücudu üzerinde gerçekleştirilecek her türlü müdahaleye ilişkin olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verecek olan hastanın, yapılacak tıbbi müdahale konusunda karar verebilmesi için neye rıza gösterdiğini bilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, tıbbi müdahale, hastanın tam olarak aydınlatılmasından sonra “aydınlatılmış rızanın” verilmesi üzerine yapılabilir.
Sağlık Hizmeti Sürecine İlişkin Tıbbi Hatalar Nelerdir ?
Teşhis Hatası, Tedavi ve Tedavi Sonrası Yükümlülüklerin İhlali, Sağlık Kurumunun ve Tedavi Hizmetinin Organizasyonuna İlişkin Hatalar, Hekimin Tedaviden Kaçınması veya Tedaviyi Geciktirmesidir.
Taraflar arasındaki ilişkinin Niteliği Nedir ?
Özel hastanelerde kural olarak hekim ile hasta arasında değil; hastane ile hasta arasında bir sözleşme ilişkisi vardır. Özel hastane ile hasta arasındaki sözleşme, Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş tipik bir sözleşme değildir. Özel hastaneye başvuran bir hasta veya kanuni temsilcisi ile yapılan ve özel hastane işleticisinin hem tıbbî hem de diğer mutad edimleri (oda, yiyecek, bakım vb otelcilik hizmetleri) yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeye hastaneye kabul sözleşmesi adı verilmektedir.
Hastaneye kabul sözleşmesinin, asıl edimini oluşturan tıbbî tedavi ediminin ait olduğu tip, yani vekâlet sözleşmesi hükümlerine tabi tutulması, ancak diğer yükümlülüklere ilişkin tipik sözleşme hükümlerinin de niteliklerine uygun düştüğü oranda kıyasen uygulanmasının amaca elverişli olacağı belirtilmiştir.
Kamu hastanelerinde meydana gelen tıbbi hatalarda ise doktorlar devlet memuru olduklarından dolayı doğrudan doktora karşı dava açılamaz. Bu durumda, tazminat davası doğrudan kamu kurumuna yöneltilir. Kamu kurumu, gerekli durumlarda daha sonra doktora rücu edebilir.
Dava İle Talep Edilebilecek Kalemler Nelerdir ?
Maddi ve Manevi tazmiant talebi dışında davalılardan tedavi gideri, kazanç kaybı ve çalışma gücünün azalmasından kaynaklı kazanç kaybı talep edilebilmektedir.
Av. Hüseyin SAĞLAM